RSS Feed

22 Ocak 2010 Cuma

Yeme bozuklukları

Yeme bozuklukları ergenlerde özellikle kızlarda yaygın kronik hastalıklardandır. Yaygınlık kızlarda anoreksiya nevroza (AN) için %0.5-3.7, bulimia nevroza (BN) için %1.1-4.2 arasında değişmektedir (Powers ve Santana 2002). Eğer kısmi semptomları taşıyanlar düşünüldüğünde oran daha yüksek olmaktadır. Bu bozukluklar hem fiziksel hem de psikiyatrik olarak potansiyel lethalite taşırlar. Yeme bozuklukları biyopsikososyal bozukluklardır. Yaklaşım ve tedavilere multidisipliner yaklaşımlar gerektirmektedir.
Batı toplumlarında yiyeceklere, vücut kilo kontrolüne ve fiziksel görünüşe aşırı ve yaygın odaklanma bütün yaş gruplarında bu bozuklukların yaygınlığını etkilemektedir. Yeme bozuklukları özellikle kızlarda, gelişimsel güçlüklerin ifadesi için yaygın bir yoldur (özellikle geçiş evrelerinde). Yeme ve kilo kontrolü üzerine yönelme öncesinde, çekirdek gelişimsel problemlere odaklaşma tedavide başarı olasılığını artıracaktır.
DSM-IV TR’da yeme bozuklukları başlığı altında anoreksiya nevroza, bulimia nevroza ve başka türlü adlandırılamayan yeme bozukluğu (burada binge eating disorder-tıkanırcasına yeme bozukluğu da yer alır) yer alır. Bozukluk tanısı koyarken, bireye özgü yeme stilinden ayırt etmede güçlükler olur. İnsanların yeme stilleri genetik ve çevresel faktörlerden etkilenir. Yeme stilinin problem oluşunun karar verilmesi için klinik yargıya ihtiyaç vardır.
Yeme bozuklukları kronik egosintonik hastalıklardır. Genellikle yiyecekler ve kendi vücut imajı hakkında çarpık düşüncelere sahiptirler. AN’da yaş ve boyu için normal olan kilosunu devam ettirmede sorun vardır. Fiziksel bulgulara yoğun düzeyde kilo alma veya şişmanlama korkuları eşlik eder, bazen de kilosu veya vücut şekli algısında bozukluklar bulunur. Bazı çocuk ve ergenlerde emosyonel nedenlerden ötürü gıdadan kaçınma ve kilo kaybı tarzında bir sendrom olabilir, ancak burada vücut imajı ile ilgili kaygılar ve obsesyonlar yoktur. Bu durum “food avodiance emotional disorder” olarak adlandırılır Bu terim İngiltere’de daha popülerdir) (Lask ve Bryant-Waugh 2000). Bulimia nevroza tıkanırcasına yemenin tekrarlayıcı ataklarını takiben kompensatuvar davranışların (örneğin; kusma, laksatif kullanımı, aşırı egzersiz veya gıda kısıtlamasının) söz konusu olduğu kronik bir bozukluktur.
Bu kişilerde de kilo alma veya şişmanlama veya vücut görünüşünde bozulma ile ilgili yoğun korkular mevcuttur.
Yeme bozukluklarının beslenme bozukluklarından ayırt edici tanısı yapılmalıdır. Beslenme bozuklukları daha çok bebek ve küçük çocukları etkiler ki; büyüme ve gelişmede yetersizliklere neden olabilen çeşitli organik ve nonorganik nedenleri olabilir. Yeme paternlerinin çeşitli varyasyonları ileriki yaşlara da taşınabilir. Yiyecek reddi küçük çocuklarda yaygın bir belirti olup bazen ileriki yaşlara kadar sürer. Yiyecek reddinin birçok farklı nedeni olabilir. Yiyecekte seçicilik; tercih edilen gıda sayısında sınırlılık ve sınırlı gıda alımı söz konusudur. Ebeveyn çocuğun tercihi dışındaki gıdaları da ısrarla sunar, fakat büyük bir dirençle karşılaşır.Bozuk ebeveyn-çocuk ilişkileri sıklıkla kendini beslenme ve yeme bozuklukları olarak gösterebilir. Seçici ve kısıtlı yeme paternleri ebeveyne başkaldırı olarak ortaya çıkabilir.
Kısıtlı yeme (restrained) yiyeceklerin tiplerinin ve miktarının amaçlı (sağlıkla ilgili düşünceler veya kilo alma korkusu) ayarlandığı kontrollü tipidir. Perhiz (Dieting) de kısıtlanmış yemenin bir şekli olup; kilo kaybı amaçlı daha az miktarda ve daha az kalorili yiyecekleri tercih tarzındadır. Çoğu çocuk ve ergen; arkadaş, aile ve toplum etkisi nedeniyle; yiyecekleri kısıtlama veya perhize zorunlu kalabilir. Bu etmenler AN ve BN ile de ilişkili olabilir. Burada perhizin ötesinde sağlıksız kilo kontrolü davranışları olur. Bu davranışlar; kusma, öğün atlamaları takiben tıkanırcasına yeme, aşırı sigara içme, zayıflama hapları veya laksatifler alma şeklindedir.
Obesite (şişmanlık) enerji tüketiminin çok üzerinde enerji alımı dengesizliği olup, yağ kitlesinde artış görülür. Fizyolojik tanımı yeme bozukluğu olarak ifade edilmez. Daha çok genetik ve çevresel aktörler üzerinde durulmaktadır. Emosyonel yeme; üzüntü, mutluluk, kızgınlık veya yalnızlık gibi psikolojik durumlara tepki olarak, aç olmamasına rağmen yemedir. Kompulsif aşırı yeme daha ileri kilo alımına yol açacak düzeyde aşırı yeme söz konusudur. Bu durum BN veya tıkanırcasına yeme bozukluğuna neden olur (Binge eating disorder). Tıkanırcasına yeme bozukluğunda zorunlu çıkarma olmaksızın kompulsif aşırı yeme olur. Emosyonel yeme ve kompulsif aşırı yeme önceki psikolojik travma veya diğer psikiyatrik bozuklukların bir bulgusu olarak ortaya çıkabilir.
Ergenlerde yeme problemleri; primer veya bir psikiyatrik bozukluğa sekonder olarak ortaya çıkabilir. Kilo ve iştah kaybı major depresif bozukluğun yaygın bir bulgusudur. Anksiyete durumlarında da iştah azalabilir. Bazı çocuklarda gıdanın takılması sonrasında yutma korkusu ve yemekten kaçınma gelişebilir (fagofobi). Postravmatik streste de ardısra emosyonel yeme veya kompulsif aşırı yeme oluşabilir. Ruminasyon sendromu; mide içeriğinin rejurite edilip tekrar yutulması tarzında olur, bebeklik ve sonrasında oluşabilir. Ruminasyon sendromu BN ile birlikte görülebilir.
Birçok çocuk ve ergen belirli zaman dilimlerinde kısa süreli AN (örneğin gıda reddi ve perhiz) ve BN (örn, aşırı yeme ve kusma)’nin bazı semptomlarını gösterebilir. Klinisyen, bu semptomların ne kadar süreğen ve ısrarcı olduğu belirlemelidir. Çoğu hasta parsiyel sendromlar veya yeme bozukluğu (adlandırılmayan tip) olarak gözükebilir. BU tür hastaların uygun tedavi planından sonra takibi gereklidir.
Normal yemeyi tanımlamak güç olmasına karşın; tedavi amaçları için gereklidir. Normal yiyenler çoğunlukla açlık ve tokluğu kılavuz alırlar, normal aralıklarla (örneğin günde 2 veya3 yeme veya atıştırma), genellikle sağlıklı gıdaları tercih ederler. Fakat gıda seçiminde katı veya anksiyöz değildir. Tek başına veya toplulukla yemek yerler ve onların gıda seçimlerine ve tarzlarına müdahale eden yoktur. Yemelerinin nedeni enerji ihtiyacı ve zevk almaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder